Skip to content Skip to footer

KVKK Teknik Tedbirler Işığında 2025’te Siber Güvenlik Önlemleri Ne Kadar Yeterli?

Dijital dönüşümün ivme kazanmasıyla birlikte, siber güvenlik 2025 yılına gelindiğinde kurumlar ve bireyler için birincil öncelik haline gelmiştir. Hele ki, yeni bir Siber Güvenlik Kanunu’muz varken bu durumun devlet nezdinde de ne kadar ciddiye alındığı ortadadır. Siber güvenlik dediğimiz zaman aslında yeniden ve ilk bakmamız gereken nokta KVKK özelinde Teknik ve İdari Tedbirler olacaktır. Yazımızda da bunun üstünde durmaktayız. Siber tehditlerin hem hacim hem de karmaşıklık açısından katlanarak artması, mevcut güvenlik önlemlerinin yeterliliğini sorgulatmakta ve gelecekteki stratejileri yeniden şekillendirme ihtiyacını doğurmakta. Türkiye’de 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ve ilgili ikincil mevzuat, veri sorumlularının kişisel verilerin korunmasına yönelik alması gereken teknik ve idari tedbirleri açıkça belirtmekte. Bu yazımızdaki amacımız, 2025 siber güvenlik manzarasını teknik ve idari tedbirler ışığında değerlendirmekte, kısa kısa da olsa akademik kaynaklardan ve güncel trendlerden beslenerek kapsamlı bir analiz sunmaya çalışmaktayız. Umarız ki okuması keyifli olacaktır.

2025 Siber Tehdit Manzarası: Evrilen Riskler

2025’te siber tehditler artık sadece veri ihlalleri veya hizmet kesintileriyle sınırlı değil; ulusal güvenliği, ekonomik istikrarı ve bireysel mahremiyeti doğrudan etkileyen stratejik bir boyut kazanmıştır. Özellikle bu alanda nevi şahsına münhasır bir kanunun da çıkması bizler için oldukça kritiktir. Yapay zeka (YZ) ve makine öğrenimi (ML) destekli otonom saldırılar, geleneksel kötü amaçlı yazılımların yerini alarak daha hedefli ve yıkıcı hale gelmekte. Örneğin, yapay zeka tabanlı oltalama (phishing) kampanyaları, hedeflenen kişiye özel olarak hazırlanmış, ikna edici içeriklerle insan faktörünü manipüle etmede daha başarılı olmaktadır (Gartner, 2024).

Fidye yazılımları, sadece veri şifrelemekle kalmıyor, aynı zamanda çalınan verilerin sızdırılması veya satılması tehdidiyle çift şantaj (double extortion) yöntemini kullanarak kurumları daha da zor durumda bırakıyor. Check Point Software Technologies’in 2024 Siber Güvenlik Raporu, fidye yazılımı saldırılarının sektörler genelinde %30’dan fazla arttığını belirtmekte. Tedarik zinciri saldırıları ise, üçüncü taraf yazılımlar veya hizmetler aracılığıyla bir kurumun ağlarına sızmayı hedefleyerek, bir zafiyetin birden fazla kurumu etkilemesine neden olmaktadır (ENISA, 2023). Ayrıca, kuantum bilişimdeki gelişmeler, mevcut şifreleme algoritmalarına yönelik potansiyel tehditler doğurmakta ve kuantum dirençli şifreleme (PQC) algoritmalarının araştırılması ve geliştirilmesi aciliyet kazanmaktadır (National Institute of Standards and Technology – NIST, 2024).

KVKK Kapsamında Teknik Tedbirler

2025 Yılında Yeterlilik

KVKK’nın 12. maddesi ve Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) tarafından yayımlanan “Kişisel Veri Güvenliği Rehberi (Teknik ve İdari Tedbirler)”, veri sorumlularının alması gereken teknik tedbirleri detaylandırmakta. Bu tedbirler, siber güvenlik önlemlerinin temelini oluştururken, 2025 tehdit ortamına karşı ne derece yeterli oldukları sürekli olarak sorgulanmalıdır:

  • Yetki Matrisi ve Yetki Kontrolü: Kişisel verilere erişimin yalnızca yetkili kişilerle sınırlandırılması, minimum yetki (least privilege) prensibiyle desteklenmelidir. 2025’te bu, Sıfır Güven (Zero Trust) mimarileriyle pekişmektedir. Forrester Research (2024) raporları, Zero Trust yaklaşımının, kurum içi veya dışındaki hiçbir kullanıcıya veya cihaza varsayılan olarak güvenmeyerek, her erişim talebini sürekli doğrulamayı esas aldığını belirtmektedir. Özellikle ülkemizde yukarıdaki matrislerin oluşturulduktan sonra sıkı sıkıya uygulandığı kurumlarda sıfır güven ilkesine uyulduğu müddetçe neredeyse hiç veri sızıntısı görmemekteyiz. Veri sızıntısı hava kaçağı gibidir. Çok çok küçük bir noktadan bile girse sorun var demektir.

  • Erişim Logları ve Log Kayıtları: Bu kayıtların tutulması ilk başta geriye dönük olarak bizlere kolaylık sağlamaktadır. Kayıtlar zaten genellikle önemli sistemlerde tutulması veya kontrol edilmesi sistemin yazılımı gereği neredeyse mutlak suretle olmaktadır. Bizler için asıl önemli olan, bu kaydın tutulması da işimize yarar mı ki? sorusunu sorduğumuz yerde bu kaydı almaktır, hatta mümkünse kayıt alınabilecek her adımın kaydının bulunması geriye dönük inceleme ve yetkisiz işlem tespitinde bizlere yardımcı olmaktadır. Sistemlerdeki tüm kişisel veri erişim ve işlem hareketlerinin loglanması, anormalliklerin tespiti ve adli analizler için kritik öneme sahiptir. Merkezi log yönetimi ve Siber Güvenlik Bilgi ve Olay Yönetimi (SIEM) çözümleri, büyük veri kümelerini analiz ederek potansiyel güvenlik olaylarını gerçek zamanlı olarak belirlemede vazgeçilmezdir.

  • Kullanıcı Hesap Yönetimi: Kullanıcı hesaplarının oluşturulması, askıya alınması ve silinmesi süreçlerinin düzenlenmesi, yetkisiz erişimi engellemek için önemli olduğunun hepimiz farkındayız. Çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) ve adaptif kimlik doğrulama yöntemleri, hesap güvenliğini 2025’te daha da artıracaktır. Bu çok basit gibi dursa da bazı durumlarda kayat kurtarıcı olabilmektedir. Özellikle uzaktan müdahele araçları bazı durumlarda çok faydalıdırlar.

  • Ağ Güvenliği ve Güvenlik Duvarları: Ağ altyapısının güvenliğini sağlamak için güncel ve yapılandırılmış güvenlik duvarları şarttır. Yeni nesil güvenlik duvarları (NGFW) ve siber güvenlik platformları, YZ ve ML destekli tehdit analizi yetenekleriyle daha gelişmiş koruma sağlamakta, bizler ise sadece bunları kullanmaktan, bu bütçeleri ayırmaktan çekinmemeliyiz. Bir veri sızıntısı olduğu zamanki maddi kayıplarımız buralara ödeyeceğimiz paraların yanında en az bir tane 0(sıfır) aşağıdadır.

  • Uygulama Güvenliği: Uygulama katmanındaki zafiyetlerin tespiti ve giderilmesi, sızma testleri ve güvenli yazılım geliştirme yaşam döngüsü (Secure SDLC) süreçleriyle sağlanmalıdır. DevSecOps yaklaşımları, güvenliğin yazılım geliştirme sürecine başından itibaren entegre edilmesini sağlayarak bu alandaki yeterliliği artırmaktadır (OWASP, 2024). Haliyle, uygulamanın baştan itibaren buna uygun geliştirilmesi de önemlidir.

  • Şifreleme ve Anahtar Yönetimi: Hassas kişisel verilerin hem depolama hem de iletim sırasında şifrelenmesi zorunlu olarak belirtilmiş durumdadır. Kriptografik anahtarların güvenli yönetimi (Anahtar Yönetim Sistemleri – KMS) de eşit derecede önemlidir. Hal böyle olunca, özellikle her veri setinin ayrı ve rastgale şekilde şifrelenmesi, bu şifrelerin mümkün olduğunca farklı yerlerde farklı kişilerde tutulması, bu kişilerin birbirlerini bilmemesi gibi önlemler şirketleri kurtarmaktadır.

  • Sızma Testi ve Saldırı Tespit ve Önleme Sistemleri (IDS/IPS): Düzenli sızma testleri ve güncel IDS/IPS sistemleri, bilinen zafiyetlere ve saldırı kalıplarına karşı koruma sağlamaktadır, bunun yanında kurumların kendi içlerinde ve dışarıdan yaptırdıkları rastgele ve düzenli sızma testleri artık siber güvenlik önlemlerinin son aşamasıdır ve oldukça kritiktir.. Ancak, davranışsal analiz tabanlı IDS/IPS ve Uç Nokta Algılama ve Yanıt (EDR/XDR) çözümleri, bilinmeyen tehditleri ve sıfırıncı gün saldırılarını tespit etmede daha etkilidir. Bu hususlar tabiki önlemleri aldıktan sonra kendimize güvendiğimiz noktada yapılmalıdır.

  • Veri Maskeleme ve Veri Kaybı Önleme (DLP) Yazılımları: Kişisel verilerin kullanım amaçlarına göre maskelenmesi ve yetkisiz veri çıkışlarının engellenmesi için DLP çözümleri kritik öneme sahiptir. Bunlar için artık birçok yazılımın olduğunu görmekteyiz. Bunlara ise bütçe ayırmaktan ve masraf yapmaktaan asla ve asla çekinmemeliyiz.

  • Yedekleme: Olası bir veri kaybı veya siber saldırı durumunda veri bütünlüğünün ve iş sürekliliğinin sağlanması için düzenli ve güvenli yedeklemeler alınmalı, yedeklerin geri yüklenebilirliği test edilmelidir. Zira geri getirme ve yedekleme işlemleri, olası bir saldırı sonrası eylem planında ilk adımda yer almaktadır. 

  • Güncel Anti-Virüs Sistemleri: Yazımızın da bazı noktalarında belirttiğimiz gibi, uç noktalarda sürekli güncellenen anti-virüs sistemleri temel koruma sağlasa da, bu sistemler artık yalnızca imzaya dayalı tespitin ötesine geçerek davranışsal analiz ve makine öğrenimi yeteneklerini içermeli. Uygulamada asıl sıkıntı ise bunları satın almak ve güncel tutmak.

  • Silme, Yok Etme veya Anonim Hale Getirme: Kişisel verilerin işleme amaçları sona erdiğinde güvenli bir şekilde silinmesi, yok edilmesi veya anonim hale getirilmesi, KVKK yükümlülüklerinin ayrılmaz bir parçası olarak gözümüze çarpıyor. Silmeme, yok etmeme veya anonim hale getirmemek ise direkt olarak veri ihlali olarak sayılmaktadır.

İdari Tedbirler

Siber Güvenlik Kültürü ve Yönetişim

KVKK’nın belirlediği idari tedbirler, siber güvenliğin sadece teknolojiyle değil, aynı zamanda süreçler, politikalar ve insan faktörüyle de ilgili olduğunu vurgulamakta. Benim de üzerinde özellikle durmak istediğim ve şahsımca da en kolay ve sık kullanılan yöntemlerden olduğunu gördüğüm, oltalama özelinde sosyal mühendislik kavramı, yapay zekanın da gelişmesi ile, hem günümüzün hem de geleceğin belki de en büyük gündemi olacaktır. Haliyle idari tedbirlerin de başında bu yer almalıdır. Devamına bakacak olursak, 2025’te bu tedbirlerin etkinliği, kurumun siber güvenlik olgunluk düzeyini doğrudan etkileyecektir:

Kişisel Veri İşleme Envanteri ve Kapsamlı Kurumsal Politikalar

Bir kurumun veri güvenliği stratejisinin kalbinde, işlenen kişisel verilerin detaylı bir envanterinin çıkarılması yer almaktadır. Bu envanter, hangi verilerin neden ve nasıl işlendiğini, kimlerle paylaşıldığını ve ne kadar süreyle saklandığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu şeffaflık, risklerin daha net tanımlanmasına ve uygun güvenlik önlemlerinin belirlenmesine olanak sağlamaktadır. Envanterin tamamlayıcısı olarak, Bilgi Güvenliği Politikası, Erişim Politikası, Kullanım Politikası, Veri Saklama ve İmha Politikası gibi kurumsal yönergeler vazgeçilmez bir nitelik taşımaktadır. Bu politikalar, çalışanların veri işleme süreçlerinde uyması gereken kuralları belirlemekte, güvenlik standartlarını ortaya koymakta ve veri minimizasyonu, veri bütünlüğü gibi temel KVKK prensiplerinin kurumsal kültüre entegre edilmesini sağlamaktadır. Dijital ortamdaki hızlı değişimler göz önüne alındığında, bu politikaların düzenli olarak gözden geçirilmesi ve güncellenmesi, yalnızca yasal uyumluluk için değil, aynı zamanda sürekli değişen tehdit ortamına adaptasyon için de elzem bir durum arz etmektedir.

Sözleşmeler ve Gizlilik Taahhütnameleri ile Yükümlülüklerin Güvence Altına Alınması

Veri güvenliğinde sözleşmeler ve gizlilik taahhütnameleri, hukuki yükümlülüklerin güvence altına alınmasında kritik bir role sahiptir. Veri sorumluları arasında veya veri sorumlusu ile veri işleyenler (örneğin bulut hizmet sağlayıcıları veya dış kaynak hizmet veren firmalar) arasında yapılan sözleşmeler, kişisel verilerin işlenmesine ilişkin tüm sorumlulukları, güvenlik standartlarını ve ihlal durumunda atılacak adımları net bir şekilde tanımlamaktadır. Bu, sorumlulukların dağılımını şeffaflaştırmakta ve olası anlaşmazlıkları minimize etmektedir. Benzer şekilde, çalışanlardan alınan gizlilik taahhütnameleri, kişisel verilere erişen her bireyin bu verilerin mahremiyetini ve güvenliğini koruma yükümlülüğünü yazılı olarak kabul ettiğini göstermektedir. Bu belgeler, yasal uyumluluğun temel bir unsuru olmasının yanı sıra, çalışanların veri güvenliğine yönelik kişisel sorumluluklarını pekiştiren önemli araçlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Proaktif Denetimler ve Risk Analizleri ile Sürekli İyileştirme

Siber güvenlik, durağan bir süreç değil, sürekli bir gelişim ve adaptasyon gerektiren dinamik bir alan olarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda, kurum içi periyodik ve/veya rastgele denetimler kritik bir öneme sahiptir. Bu denetimler, belirlenen güvenlik politikalarının ve teknik tedbirlerin ne kadar etkin uygulandığını, potansiyel zafiyetlerin bulunup bulunmadığını ve mevcut süreçlerdeki eksiklikleri ortaya koymaktadır. Denetimlerin çıktıları, risk analizleri ile birleştirilerek, kurumun karşı karşıya olduğu siber güvenlik risklerinin kapsamlı bir değerlendirmesini sunmaktadır. Risk analizleri, belirli tehditlerin gerçekleşme olasılığını ve potansiyel etkilerini bilimsel yöntemlerle değerlendirmekte, böylece güvenlik yatırımlarının en kritik alanlara yönlendirilmesine yardımcı olmaktadır. Bu proaktif yaklaşım, siber güvenlik duruşunun sürekli iyileştirilmesini ve tehditlere karşı daha dirençli bir yapı oluşturulmasını sağlamaktadır.

 

İş Sözleşmesi ve Disiplin Yönetmeliği ile Çalışan Hesap Verebilirliği

Çalışanlar, bir kurumun siber güvenlik savunmasının hem en güçlü hem de en zayıf halkası olabilmektedir. Bu nedenle, iş sözleşmelerine ve disiplin yönetmeliklerine kişisel veri güvenliği kurallarına ilişkin açık ve bağlayıcı hükümlerin eklenmesi büyük önem arz etmektedir. Bu hükümler, çalışanların KVKK’ya uyum ve veri güvenliği politikalarına riayet etme yükümlülüklerini netleştirmektedir. Olası ihlal durumlarında uygulanacak disiplin süreçlerinin belirlenmesi, çalışanların siber güvenlik sorumluluklarını ciddiye almasını teşvik etmekte ve kurumsal hesap verebilirliği artırmaktadır. Bu entegrasyon, güvenlik bilincinin kurumsal kültürün ayrılmaz bir parçası haline gelmesine katkıda bulunmaktadır.

Kurumsal İletişim: Kriz Anında Şeffaflık ve İtibar Yönetimi

Bir siber güvenlik ihlali, sadece operasyonel bir kesinti değil, aynı zamanda ciddi bir itibar krizi anlamına da gelebilmektedir. Bu nedenle, etkin bir kriz yönetimi planı ve şeffaf kurumsal iletişim stratejileri hayati öneme sahiptir. Kriz anında, ilgili kişilerin (veri sahipleri), Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun ve kamuoyunun hızlı, doğru ve şeffaf bir şekilde bilgilendirilmesi, yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesinin yanı sıra kurumun itibarını korumak için de elzemdir. İyi yönetilmiş bir iletişim süreci, kurumun sorumluluk bilincini ve krize müdahale yeteneğini göstererek güven kaybını minimize edebilmektedir. Önceden belirlenmiş iletişim kanalları ve senaryoları, kriz anında panik yerine kontrollü ve stratejik bir yaklaşım sergilenmesini sağlamaktadır.

Eğitim ve Farkındalık Faaliyetleri: İnsan Faktörünü Güçlendirmek

Siber güvenlik uzmanları ve akademik çalışmalar, insan faktörünün siber güvenliğin en kritik unsuru olduğunu defalarca vurgulamaktadır. Symantec’in 2023 raporlarına göre, birçok siber saldırının, çalışanların dikkatsizliği veya bilgi eksikliğinden kaynaklanan güvenlik açıklarını hedef aldığını bilmekteyiz. Bu nedenle, düzenli ve etkili güvenlik farkındalık eğitimleri, siber güvenlik stratejisinin ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Bu eğitimler, çalışanları oltalama (phishing) saldırıları, sosyal mühendislik taktikleri, fidye yazılımları ve diğer insan odaklı tehditler konusunda bilgilendirerek, onları ilk savunma hattı haline getirmektedir. Eğitimler sadece teknik bilgileri değil, aynı zamanda güvenlik bilincini ve kişisel sorumluluk duygusunu da pekiştirmektedir. Simülasyonlar, interaktif modüller ve güncel örnekler kullanılarak gerçekleştirilen eğitimler, bilginin kalıcılığını ve uygulamaya dönüşmesini artırmaktadır.

Veri Sorumluları Sicil Bilgi Sistemine (VERBİS) Bildirim: Şeffaflığın Sağlanması

KVKK’nın getirdiği en önemli idari yükümlülüklerden biri, veri sorumlularının Veri Sorumluları Sicil Bilgi Sistemine (VERBİS) kaydolması ve kişisel veri işleme faaliyetlerini bu sistem üzerinden bildirmesidir. Bu bildirim, kurumun hangi kişisel verileri işlediğini, hangi amaçlarla işlediğini, kimlere aktardığını ve ne tür güvenlik önlemleri aldığını şeffaf bir şekilde kamuya ve denetleyici kuruma açıkladığını göstermektedir. VERBİS kaydı, yasal uyumluluğun temel bir göstergesi olmasının yanı sıra, veri işleme faaliyetlerinin kayıt altına alınmasını ve veri sorumlularının hesap verebilirliğini artırmaktadır.

Sonuç: 2025 ve Sonrası İçin Yeterlilik

2025 yılına gelindiğinde, siber güvenlik önlemlerinin yeterliliği, KVKK tarafından belirlenen teknik ve idari tedbirlerin sadece uygulanmasıyla değil, aynı zamanda sürekli olarak güncellenmesi, tehdit ortamına adaptasyonu ve inovasyonla birleştirilmesiyle sağlanabilecektir. KVKK, kişisel veri güvenliği için sağlam bir yasal çerçeve sunsa da, siber tehditlerin dinamik doğası karşısında bu çerçevenin ötesine geçmek zorunludur.

Kurumlar, sadece uyumluluk sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda proaktif tehdit istihbaratı, yapay zeka destekli güvenlik çözümleri, kuantum dirençli şifreleme araştırmaları, siber güvenlik kültürü ve çalışan farkındalığı gibi alanlara yatırım yapmalıdır. Siber güvenlik, artık bir teknoloji meselesi olmaktan çıkıp, tüm paydaşların aktif katılımıyla yönetilmesi gereken dinamik ve stratejik bir iş sürekliliği unsuru haline gelmiştir. Bu kapsamda, yasal uyumluluğun ötesinde, sürekli iyileştirme ve adaptasyon yeteneği, 2025 ve sonrası için kritik başarı faktörleri olacaktır.

Kaynakça